top of page

I'm a title. Click here to edit me

 

I'm a paragraph. Click here to add your own text and edit me. It’s easy. Just click “Edit Text” or double click me to add your own content and make changes to the font. Feel free to drag and drop me anywhere you like on your page. I’m a great place for you to tell a story and let your users know a little more about you.

This is a great space to write long text about your company and your services. You can use this space to go into a little more detail about your company. Talk about your team and what services you provide. Tell your visitors the story of how you came up with the idea for your business and what makes you different from your competitors. Make your company stand out and show your visitors who you are.

 

At Wix we’re passionate about making templates that allow you to build fabulous websites and it’s all thanks to the support and feedback from users like you! Keep up to date with New Releases and what’s Coming Soon in Wixellaneous in Support. Feel free to tell us what you think and give us feedback in the Wix Forum. If you’d like to benefit from a professional designer’s touch, head to the Wix Arena and connect with one of our Wix Pro designers. Or if you need more help you can simply type your questions into the Support Forum and get instant answers. To keep up to date with everything Wix, including tips and things we think are cool, just head to the Wix Blog!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MANİPÜLE EDİLEN BİR BASIN ÖYKÜSÜ

 

En beylik söylemiyle sanat yapıtı üretirken ve biçimsel olarak tuval üzerinde farklı bir doku elde etmek için “gazete ve gazete parçalarının” kullanılması çok eski bir tarihe sahiptir. Modern Sanat’la birlikte Pablo Picasso ve George Braque’ın tuval üzerine çeşitli gazete parçaları eklemleyerek icat ettiği kolajlarla başlayan bu süreç, Dada kolajlarıyla devam etmiş, Hannah Höch gibi isimlerin öncülüğünde gazete parçaları tuval ya da kağıt üzerindeki aranjmanlardada kullanılmıştır. Bu kullanımın İkinci Dünya Savaşı sonrası örneklerine Tom Wesselmann, Jasper Johns gibi isimlerin tuvallerindede rastlanılmaktadır. Peki, bu kullanımın içeriksel nedenleri ne olabilir ve bu yazıda konu ettiğim Didem Ünlü’nün son serisindeki yapıtları yorumlamak için, buradan hareketle yakalanabilecek ipuçları nelerdir? Çalışmaların genel yapısına geçmeden önce, toplumda kitlesel medyanın önemine değinmem gerekecek. 

Kitlesel iletişim araçları olarak basın – yayının, kitlelerin aydınlanması ve tarafsız bilgilendirme amacıyla yola koyulduğu bilinmekte. Basın, kitlelerin reaksiyon göstermesini sağlayabilir ve aydınlanma sürecini tetikleyebilir, ne var ki bu reaksiyon sadece iktidara karşı değil, bazen muhaliflere karşı da yönlendirilebilir. Bu minvalde özellikle son dönemlerde küresel ölçekte basına karşı bir sansüre gidildiğini ya da Irak İşgali’nde olduğu gibi düpedüz angaje bir medyanın şekillendirildiğini de görebilmek olasıdır. Medyanın serbest ve bağımsız olması, demokrasinin işlevi için en önemli şartlardan birisi olarak görülürken, bunun nedenleri medyanın özgür bir kamuoyu için bilgi aktarması, medyanın gelişmeyi ve değişimleri bilinçlendirerek, eleştirel bir tutum takınabilmesi ve öncü olma olasılığı olan eylemler ortaya koyarak siyaseti teşvik etmesi görülmektedir. 

Tabii ki tarihin de gösterdiği gibi, medyanın karşısına her daim çıkan engeller bulunmaktadır. Eleştirel tutum takınan gazetelere ve gazetecilere karşı kurulan baskı, sadece anti-demokratik rejimlerden gelmemektedir. Objektif haber vermeye karşı geliştirilen gizli sansür, gazeteleri baskı altına alma adına uygulanan ekonomik baskılar, medyada tekelleşmenin artması ile bilgiye erişimin olanaksızlaşması ya da daha doğru bir deyişle bilginin “tek elden” ve “manipüle” edilmiş bir biçimde yansıtılması riski ve son olarak devlet kaynaklarının da kesilmesi ile birlikte, sadece iktidara yakın odaklara aktarılan bütçeler, doğal olarak ya özgür basının yok olmasına neden olmakta ya da daha çok görüldüğü biçimiyle bir tür “oto-sansürü” de beraberinde getirmektedir. İşte medyanın yaşadığı bu süreçler, Modern Sanat ve Çağdaş Sanat’ta birçok sanatçıya esin kaynağı olmuş görünmektedir.     

Didem Ünlü’nün son serisindeki calismalara bakılırsa, 2010 yılının ilk yarısına tarihlenen, Irak’tan elde ettiği gunluk gazetelerin çeşitli kısımlarını manipüle ederek ürettiği , savaşın ürettiği imgelerin görsel kültürdeki karakteristiklerini ele arak, politik ve “poetik” bir tartışmayı, estetik bilgi üzerinden tekrar dolaşıma soktuğu görülmektedir. Gazetelerin üzerinde görülen imgelerdeki ölü bedenler, zaferi ve bağımsızlığı arzu eden direnişçilerin görüntüleri, işgal kuvvetleri, politikacılar, kadınlar ve popüler kültürün ürettiği görüntüler sanatçının üretimlerinde angaje ettiklerinden sadece birkaçı. Belirli bir dönemin ortak öznesi olarak Ünlü, Ayad Alkhadi’nin çalışmalarıyla aynı süreci paylaşmış görünmektedir. Ünlü’nün de böyle bir yaklaşımla, 2010’da hala işgal altındaki Irak’tan hareketle Ortadoğu’daki politik çatışmaların arkasındaki “büyük anlatıların” bir tür yapı-bozumunu, sezgisel bir biçimde ürettiğini söylemek mümkün görünüyor. 

Ortadoğu dine dayalı politikaların, kendine has siyasi tartışmaların ve buna benzer bir sürü savaş nedenleri ile bağıntılı olarak sosyo-ekonomik ve yer yer keskin tartışmaların yer aldığı kompleks bir coğrafyayı işaret etmektedir. Didem Ünlü’nün çalışmalarına bu giriftlik şu şekilde yansımakta: Öncelikle yazılı basın imgelerinin prodüksiyona dahil edilerek materyalize edilmekte ve böylece farklı bir ikonografi ve işaretler sistemi oluşturarak, farklı ve yeni okumalara açık bir estetik dil oluşturulmaktadır. İşte Çinli sanatçı Ye Yongqing’ten Taylandlı Chatchai Puipia’ya ve oradan Leh kökenli New York’ta yaşayan Anna Ostoya’ya kadar gazetenin çağdaş sanatta kullanımı tüm bu estetik dilin inşa sürecinin bir yansımasıdır. 

Didem Ünlü’nün son serisi, işgalin devam ettiği bir süreçte basının kamu önündeki fonksiyonunun ve inşa edilen dilinin nasıl yapı-bozuma uğratılabileceğinin yetkin örneklerini oluşturuyor. Yazılı basının, girift ve polemik üretecek bir çatışmanın sembolleri olarak nasıl okunabileceğini göstermesi bakımından önemi hayli büyük. Bu bir coğrafyanın dönüşümü ve dönüş(tür)ümünde çatışmaların, öne çıkan imgelerin, korkuların, kolektif hafızanın, sanatçının bilincinden kırılarak yansıdığı bir tür dışavurumu işaret etmektedir. 

Nihai kertede, Didem Ünlü’nün çalışmalarında, bir yanda işgalin diğer yanda direnişin imgelerinin etkileri bir tür “gerilim” yaratacak biçimde yan yana sunuluyor. İşgalin yüzü ideolojik ve ekonomik nedenleri ve savaşın motivasyonlarını yansıtırken, derinişinki tüm kayıpları ve umutlarıyla, bağımsızlığı gözleri beyaz bant şeritlerle kaplı gözlerde yansımakta. Bu sunumda, isimsiz kahramanları, tarihin unutmayacağını haykırdıklarını duyumsamamak imkansız.     

 

FIRAT ARAPOGLU

l, bazen 

bottom of page